Kafein adını sıkça duyduğumuz, her gün belli bir miktar tükettiğimiz bir madde aslında. Ortalama günde 300 mg tüketildiği saptanmış. Aynı zamanda dünyada en çok kullanılan ve bağımlılık yaratan madde olarakta kabul edilmekte.
Kafein ya da tıbbi adıyla trimethilksantin acı bir maddedir. Kalbi uyarır, idrar söktürür, enerji ve uyanıklık hali verir. Kokain ve eroin gibi maddelerle benzer şekilde beyni uyarır ancak etkisi çok daha azdır.
Kafein pek çok şeyde bulunur. Kahve, çay, kakao çekirdeği, çikolata, gazlı içecekler. Bunları gün içersinde hepimiz tüketiyoruz. Ve bunları hesapladığımızda genellikle almamız gereken miktardan daha fazla kafein almış oluyoruz.
Peki hamilelikte kafein tüketimi nasıl olmalı? Ağzımıza sürmeden uzaklaşmalı mıyız yoksa izin verilen tüketim miktarlarında tüketebilir miyiz?
Kafein vitamin ve minarel içeren bir besin maddesi değildir ve besleyici değeri yoktur. Normal bir insanda kafein alındaığında etkisi kalp ve dolaşım sistemi, sinir sistemi ve davranışlar üzerindedir. Hamilelik ve emziklilik döneminde de kafein fetüs ve yenidoğan bebekte aynı etkiyi yaratır. Hamilelikte kafeinin yarı ömrü 11 saate kadar uzabilir yani vücuttan tamamen atılması 20-22 saati bulabilir. Peki hamile kadınlarda durum böyleyken ve küçücük bebeğinizin detoksifiye etme yeteneği daha azken, kafeinin bebeğin kanından temizlenmesi ne kadar sürer? Kafein aldıktan 100 saat sonra bile bebeğinizin kanında hala kafein dolaşır.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), hamilelik ve emziklilik sürecinde kafein alınmasının mutlaka sınırlandırılmasını önermektedir. Aşırıya kaçmamak şartıyla kafein içeren içeceklerin keyfine varabilirsiniz. Ama unutmayın hamilelik geçici bir süreç ve aynı bebeğe tekrar hamile kalamıyorsunuz. Bu süreçte hem bebeğinizin gelişimi hem de kendi bedeniniz için size yararlı olacak şekilde beslenmenize özen göstermekte fayda var. Bunun için işi uzmanına bırakıp, diyetisyeninizden yardım alın. Siz sadece hamileliğinizin keyfini çıkarın.
